Sayfalar

4 Ocak 2015 Pazar

Tuğçe Kazaz: Eski fotoğraflarımı Google'dan kaldırtacağım

'Marjinallik adına cinsellikle ön planda olmak çok büyük bir pişmanlık benim için. O pişmanlıkla yandığım noktada tövbe ettim...'

Son dönemde siyasi açıklamaları ile gündeme gelen mankenTuğçe Kazaz, “Laiklikten ve demokrasiden bihaber olan insanların demokrasi havarisi kesilmesi acınası bir durum” ifadesini kullandı.

2005’te evlendiği Yunan oyuncu Yorgo Seitaridis uğruna Hıristiyan olan daha sonra Budizm’i deneyen Kazaz ancak mutsuz olarak tekrar Müslümanlığa dönmesini Yaradandan destek alarak aradığımı buldum” sözleriyle anlattı. “Marjinallik adına cinsellikle ön planda olmak çok büyük bir pişmanlık benim için. O pişmanlıkla yandığım noktada tövbe ettim...” şeklinde konuşan Kazaz, eski fotoğraflarını Google’dan  kaldırtacağını söyledi.

yeni hayatını ve dini arayışlarında neler yaşadığını Milliyet’ten Senem Aydın’a anlattı:

 Son aylarda siyasi konularda yaptığınız yorumlarla gündeme geliyorsunuz. Türkiye’de yaşananlarla ilgili en çok nelere kafa yoruyorsunuz?

Şu sıralar en çok Cizre’de yaşanan çatışmalara kafa yoruyorum. Çünkü çözüm sürecini baltalamak isteyen birtakım piyonlar, menfi bir olayı Türkiye’ye mal etmek istiyor. Çözüm sürecinde de CHP’ye kızgınım. Bu sorunu yaratan o zihniyet, şimdi balta vurmaya çalışıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu ülkeye verdiği en büyük zarar, devlete köstek olması. Bence Kılıçdaroğlu ne yapmak istediğini bilmiyor. Çünkü bir fikirle önümüze çıkmıyor. Benim için sağ ya da sol fark etmiyor; fikir çıksın, lider çıksın... İnsanların inanacakları bir lidere ihtiyaçları var. Kocaman bir aileyiz ama içimizde bu ülkeye zarar verenler, biz kapıyı kapatırken camı açanlar var. Bu yaramazlığı yapan da CHP... Ya bir daha bu camı açmayacak ya da millet onları açmış oldukları camdan dışarı atacaktır diye umut ediyorum.

“Ben sonuna kadar yaradanın yandaşıyım”

Gezi olaylarında yaşanan ölümlerin sorumlusu olarak “paralel yapı”yı gösterdiniz...

Ben “paralel”i sadece cemaatçi zihniyet olarak değerlendirmiyorum. Bu ülkenin ilerlemesine ve dış güçlere “dur” demesine engel olan kim varsa hepsini “paralel” olarak tanımlıyorum. Bugün her şeyi Recep Tayyip Erdoğan’a bağlayıp gerçeği görmezlikten gelmek... İleriye giden, ekonomisi ilerlemiş bir Türkiye var. Artık sesini duyuran bir Türkiye var. Ama insanların içine korku imparatorluğu salıp sokaklara döküyorlar.

 Twitter’daki açıklamalarınızdan dolayı sizi yancı, yalaka diye nitelendiren bir kesim var. Tehditler de olabiliyor. Korkmuyor musunuz?

Hayır. Yaradandan başka kimseden korkum yok. Yazdıklarımda zaten hakaret yok, küfür yok, bir şey yok. Gerçeği söylüyorum, fikrimi söylüyorum; hem bir seçmen hem de rol model olarak. Ben sonuna kadar yaradanın yanındayım. Hatalarımla, günahlarımla, sevaplarımla... Dolayısıyla ben yaradanın yandaşıyım. Hiçbir partiye mensup değilim. Maruz kaldığım klavye şövalyeleri tarafından yapılan saldırılar ve hakaretler sonrasında bunu kendime dert edindim. Şimdi de o yoldan yürümeye çalışıyorum.

 Siyasete girmeyi düşünür müsünüz?

Sosyal medyadan “Zıpkın gibi siyasetçi çıktı, milletvekili olmayı düşünmez misiniz, bence Ak Parti size

bir şans vermeli” diyorlar. İnsanların böyle bir isteği, arzusu var ama ben girmeyi düşünmüyorum. Fakat şu an bana “Hangi partiden aday olursunuz?” diye sorsanız, bağımsız olurdum.

“Yogayı Batılı zihniyetler bizim başımıza sardı”

“Namaz kılarak boyun ağrılarımdan kurtuldum” demişsiniz...

Rüku hareketini yaparken ayaklarınız bitişikse ve doğru eğimle eğilip kalkıyorsanız, sırt ve boyun ağrılarınızda azalma oluyor. Bu aslında namazın milyon tane fizyolojik faydasından biri. Namazın anatomik faydalarının yanı sıra sosyal faydaları da var. Camide cemaatle kılınan namaz sosyal adaletsizliği kaldırıyor. Cumhurbaşkanı ile bir bakkal birlikte namaz kılabiliyor ve aynı insan seviyesinde nitelendiriliyor. Namaz böyle mucizevi ve güzel bir şey. Yoga bence namazın çok çok altında gelir. Ki zaten dünyada yoga diye bir şey yok, asanalar var. Yogayı Batılı zihniyetler ahlak çöküntüsü için, dinin yerine geçsin diye sardılar başımıza. Biz de bunu hap gibi yuttuk ama ben yutmadım! Bunları deneyimlediğim için anlatıyorum, gündeme gelmek için değil... Bu söylediklerim beni dinci mi yapıyor, yobaz mı, yalaka mı? Her kim öyle tanımlıyorsa, bu onun cahilliğidir.

Dini arayışınızın  sebebi neydi? Sizi etkileyen birileri oldu mu?

Mutsuz olduğumu anladığım ve “Ben bu dünyada niye varım?” diye sorduğum anda arayışım başlamıştı. Sonra aradığımın İslamiyet’te olduğunu anladım. Bugün arayışı olmayan insan çok azdır, hele büyük şehirlerde... Millet artık intihar videolarını Facebook’tan yayımlayıp kendini öldürüyor. Bunun sonuçları bu. Bir yere tutunamama, bir yerde var olamama, varlığını gerçekleştirememe...

Ben artık bulduğumu hayata geçiriyorum.

Hıristiyan olduğunuza ne zaman pişman oldunuz?

Hiçbir zaman kaynaşamadım. Keşke yapmasaydım diyorsun tabii. İnanç noktasında çok bedel ödedim. Şimdi bunu elimden geldiğince insanlara aktarmaya çalışıyorum. Benim yaşadığım sıkışmışlıkları yaşamış birçok genç var. Kişi yaradanla arasına kimseyi almamalı. Benim de yaradanla arama kimseyi almadığım nokta miladım oldu. İslamiyet’i fark ettim ve yaşamaya başladım.

“Modellik peşinde koşmak zaman kaybı”

O sıkışmışlıkta yaşadığınız ruh hali neydi?

Büyük bir karmaşa... Sorulara cevap bulamazsın. Anda kalmak yerine hep geçmişin acısında, geleceğin korkusunda yaşarsın. Kendi zihninde bir şeyleri yaratmaya, kendini yetersiz hissetmeye başlarsın. Aslında şeytan bizim içimizde...

Aileniz bu süreçte yanınızda mıydı?

Yani çok kolay değil... Küçük kasabadan çıkmış bir ailenin kendi inançları, değerleri çerçevesinde bunu kabullenmesi... Dolayısıyla yalnız kalırsın öyle bir durumda. Ama benim ailem de hatalıydı. Dindar bir ailede bulunmadığım için ne ailem bana bunları anlattı ne içinde yaşadığım ülke... Yine de bütün hayatım boyunca beni kurtardığına inandığım üç kulhuvallah, bir elhamdır.

Modellik yaptığınıza da pişmansınız sanırım....

Sıra dışılık ve marjinallik adına cinsellikle ön planda olmak çok büyük bir pişmanlık benim için. O pişmanlıkla yandığım noktada tövbe ettim. Evet, yaptıklarım sadece pişmanlık hissettiriyor. İnsanın zihin ve ruh gücü varken, daha faydalı bir şeye bunu kullanacakken modellik peşinde koşması zaman kaybı. Tüm dünyada da kız çocukları için yanlış olan bir şey. Güzellik yarışmaları, mayoyla kızları podyumda yürütmek çok yanlış...

“Hayattaki en kutsal görevim anne olmak”

Ankara’da çiftlik hayatı yaşıyordunuz... Peki ya burada?

Bir dönem öyle bir yaşantım oldu ama artık hepsinden uzağım. Burada şehir ortamında yaşıyorum ama aralarda mutlaka doğaya gitmeye çalışıyorum. Orayla ilgili sorgulamayı yapmadım hakikaten, yapınca paylaşırım.

Bir süredir setlerden de uzaksınız. Sanatın herhangi bir dalıyla ilgileniyor musunuz? Neler yapıyorsunuz şu sıralar?

“Parasız mı kaldın?” diyeceksiniz... Ben 17 yaşından beri çalışıyorum. Şimdi de çalışıyorum, sadece alan farklı. Kendi yapım ve organizasyon şirketim var. Bir yandan da “Yörük Türkmenleri” sinema filmi için kolları sıvadım, yapımcılığını üstleneceğim. Biz bu işi hükümetle bir araya gelelim diye yapmıyoruz. Bu filmle onların örfünün, âdetinin gün yüzüne çıkmasını istiyoruz. Filmden elde edilecek gelir de Yörük Tükmenlerinin kültürüne harcanacak. Onun dışında Birleşen Eller Yaşam ve Engelliler Derneği’nin genel başkan yardımcısıyım. Bugün 3 milyon engelli arkadaşımız var. Her şeyden önce toplumun bunun farkına varmasını sağlamaya çalışıyoruz. Onların sorunlarını bir plan dahilinde çözmek amacımız. Ayrıca son dönemde Türkiye’de olanları ve “paralel yapı”yı konu alan bir sinema filminin de senaryosunu uzun zamandır inceliyorum, bana tam manasıyla uyması halinde oyuncu olarak da bu projede yer almayı düşünüyorum.

Evliliğe nasıl bakıyorsunuz? Planlarınız arasında çocuk sahibi olmak var mı?

İstiyorum tabii. Peygamber efendimiz “Cennet annelerin ayaklarının altındadır” demiş.

Bir varlığı dünyaya getirmek muhteşem bir kudret ama doğru insandan, doğru zamanda olması gerekir. En kutsal görevimin anne olmak olduğunu biliyorum, bunu arzu ediyorum ve istiyorum. Yaradan da nasip ederse bu görevi elimden geldiğince hakkıyla yerine getirmek isterim.

“O eski fotoğraflarımı internetten kaldırtacağım”

Google’a isminizi yazınca modellik günlerinizden fotoğraflar çıkıyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?

Yasal işlem başlatıp o fotoğrafları kaldırmayı düşünüyorum. Onlar benim mesleki anlamda yaptığım işlerdi ama şu anki ahlak anlayışıma uymuyor. Bu beyni, bu kalbi, anlattıklarımı görüp o fotoğrafları kullananlarada Necip Fazıl’ın sözüyle sesleniyorum: Benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplüğü ancak kedi ve köpekler karıştırır.

Bundan sonra podyuma çıkmayacak mısınız?

Yurt dışında kariyer anlamında artık yapmayacağım. Ama ülke tanıtımına katkıda bulunacak işlerde yer alırım.  Modellik bana bir şey hissettirseydi çok daha büyük başarılara imza atardım. Benim arayışım ve isteğim o yönde olmadığı için bıraktım. 2004 senesinde geleceğin en iyi 100 top modeli arasında gösterildim. Ki listede hepsi vardı; Adriana (Lima), Gisele (Bündchen)... Şimdi oralarda onlarla aynı hayatı yaşıyor olabilirdim. Ama ben istemedim, zaten devam etseydim bugünkü Tuğçe olmazdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder