Sayfalar

7 Şubat 2015 Cumartesi

Kadınlar artık erkekleşti

Hürriyet'ten Hakan Gence, Serçe Sarayı ile ekrana dönmeye hazırlanan Songül Öden ile buluştu.. İşte o röportaj...

Demir leblebi gibi... Ağzından laf almak çok zor. Kendisi de bunu biliyor ki söyleşimize başlarken “Yine laf alamayacaksın” diye bana takıldı. Ama anlattıkça açıldı; açıldıkça anlattı. Yeni dizisi ‘Serçe Sarayı’yla yakında ekranlara dönecek olan güzel oyuncu Songül Öden’le canlandırdığı karakterlerin izini geçmişinde sürdük.

Ortadoğu ve Arap ülkelerinde prenses gibisiniz... Evlenme teklifleri falan geliyor mu?
- Seviyorlar. Beğendikleri kişinin onların akrabası, karısı, kardeşi olmasını istiyorlar. Sanırım sevgilerini gösterme biçimi bu ve çok samimiler.

Peki neden sizi bu kadar sevdiler? Ortadoğu tipi bir kadın mısınız?
- Bazen öyle bir iletişim kurarsınız ki seyirciyle, sadece dünyalı olursunuz onlar için. Bence canlandırdığım karakterleri hakiki buldular. Sonra onu benimle ilişkilendirdiler ve beni de kendilerine yakın gördüler.

9 yıldır ekrandasınız. Bu sektörden ne öğrendiniz?
- Mücadeleci yanımı güçlendirdi. Daha profesyonel ilişkiler kurmayı öğretti.
Yakında Star’da yeni diziniz başlıyor. Mert Fırat’la karşılıklı oynuyorsunuz. Karakteriniz Serçe’nin ayırt edici özelliği ne?

- Diğer karakterlerime benzemiyor. Farklı. Serçe cüssesinde olup kartal gibi görünen bir kadın. Varoşta yaşayan genç ve arzulanan bir kadın olmanın zorluklarını görüyoruz. Ölmüş kocasının annesi de mahalledeki bakkal da ondan bir şeyler bekliyor. Bu yüzden sıkışmış. Buna rağmen geleceğe umutla bakıyor ve Allah’tan hayatın ona sürprizleri var.


Fragmanlarda göründüğü kadarıyla bizi ağır bir dram bekliyor. Sırrınız ağlatmak mı olacak?
- Hayır. İçinde ancak hayattaki kadar dram var. Sorduğun sorulara bazen gülüyorum ama bir yandan içimi acıtıyorlar. Hayatın gerçeği bu. Hem trajik hem komik. Zaten hikâye de gerçek.
Kimin hikâyesi?
- Senaryo ekibinden bir arkadaşımızın. Onlar da beş çocuk ve Erzincanlılar. Prefabrike bir evde yaşamışlar. Babası vefat ettikten sonra annesi o eve ‘Serçenin sarayı’ adını veriyor.
Siz de kalabalık bir ailede büyümüşsünüz...

- Evet, altı kardeştik. Beş kız, bir erkek... Diyarbakır’da doğdum ama Ankara’da büyüdüm.
Babanız erkek çocuk bulana kadar denemiş anlaşılan...

- Aslında ilk çocukları erkek. Ataerkil toplumda erkek çocuğun daha makbul olacağı, erki devam ettireceği düşüncesi yaygın olduğundan, abimden sonra da “Acaba erkek olur mu?” diye deneyip durmuşlar. Şimdi annem “İyi ki bu kadar çok kızım var” diyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder