Sayfalar

22 Mart 2015 Pazar

Beyaz Yalan'da iki farklı kişiyi oynayacak

Güzellik maalesef yetenekten daha etkili diyen güzel oyuncu Deniz Baysal, Hakan Gence'nin sorularını yanıtladı.

Çaba göstermeden seksi olabilen kadınlardan biriyle karşı karşıyayız. Bakışlarının, dudaklarının hayranı çok... Ekranın yeni ve parlak yüzü Deniz Baysal bu sefer ‘Beyaz Yalan’ dizisiyle karşımızda.

Dört yıldır başrollerdesiniz... Bunu sağlayan yetenek mi, güzellik mi, şans mı?
- Her şey şansla başladı. Önceleri basketbol takımındaydım. Sonra okul tiyatrosunda... Sahnede olmak çok hoşuma gitti. Ardından Karşıyaka Belediye Tiyatrosu’na girdim. Palyaçoluk yaptım, yer gösterirdim, derken kendime bir alan buldum. Oradaki öğretmenim beni bir ajansa yazdırdı. Bu sayede ilk dizim ‘Derin Sular’a seçildim. Tanınmamış, genç oyuncular vardı. Şimdi izlediğimde kendime tahammül edemiyorum. Çok kötüymüşüm. Beni seçtikten sonra “Acaba yola başkasıyla mı devam etsek” diye etrafa da bakmışlar. İşte orada şans devreye girmiş. Başkasını bulamamışlar. Sonra da çaba devreye girdi. O projeden sonra bekledim, sabrettim. Bir ara sadece görüşmelere gitmek gibi bir mesleğim olmuştu.

Peki güzelliğin etkisi?
- Şöhret olmakta güzelliğin etkisi var maalesef. Yeteneğe çok bakılmıyor.
Bu algı rahatsız ediyor mu?
- Bir sürü yıllarca okumuş ve tiyatro yapmış isim var. Ama dizi sektörüne girince “Boyu en az şu kadar olacak, gözleri bu renk olacak” gibi kriterler devreye giriyor. Bu da rahatsız edici evet.

Şöhret, hayatınızı nasıl değiştirdi?
- Şöhret olmak ve tanınma durumunu idrak edemiyorum. Ben sette ve kalabalık olmayı seviyorum. Yoksa ekrana çıkmak değil.

Yeni diziniz ‘Beyaz Yalan’da Melek ve Alara isminde iki farklı karakteri birden canlandırıyorsunuz. Birbirinden farklı iki kadını oynamak zor mu?
- Aslında birbirinden çok farklı yapıları olduğu için zor değil. Alara bencil ve hırslı. Kendinden başka kimseyi düşünmüyor. Zenginlik içinde ama sevgisiz büyümüş. Melek, babasını kaybetmiş ama annesinden sevgi görmüş. Bu iki kız birbirine ikiz kadar benziyor. Ve yolları kesiştikten sonra macera başlıyor.

Nasıl bir aileniz vardı?
- İzmirliyim. Naif, özgüvensiz, içine kapalı bir çocuktum. Anne babam ben altı yaşındayken ayrıldı. Annemin yanında büyüdüm. Yazları babama gidiyordum.

Tek çocuk muydunuz?
- Öyle gibi... Annemin ilk eşinden bir ablam, babamın ilk eşinden başka bir ablam var... Sonra babam bir daha evlendi ama ondan çocuğu olmadı.

Babanız çok hızlıymış...
- Evet. Maşallahı var.

Babasız büyümek ilişkilerinize nasıl yansıdı?
- Zor bir şey. Ama enerji ve reiki üzerine çalışmaya başladıktan sonra anladım, erkek arkadaşlarım veya dostlarıma aşırı sevgi veriyordum. Yalnız birinin beni sevmesine izin vermediğimi fark ettim. Çünkü biri beni çok severse terk eder diye düşünüyordum.

Hürriyet/Hakan Gence

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder