Nihal Yalçın ile röportaj yaptığımı kime söylesem aynı soruyla karşılaştım: “Gerçekte de ekranlarda göründüğü kadar çılgın mı?”
Bu “çılgın” imajı aslında yeni değil.
Bundan üç yıl önce, içlerinde Yalçın’ın da olduğu “Kurtuluş Son Durak” filminin oyuncularıyla gerçekleştirdiğiniz kapak çekimi sırasında styling yaparken, kendisi için seçtiğim kıyafetleri görünce “İnsanlarda neden böyle çılgın bir imajım var, anlayamıyorum” demişti.
Aslında anlaşılmayacak bir durum yoktu. Bugün de yok. Çünkü canlandırdığı karakterler hep böyle oldu şimdiye kadar.
Üstelik kendisi de itiraf ediyor içinde biraz çılgınlık olduğunu.
Poz vermeyi sevmiyor; “Ben bu değilim” dediği kareleri çektirirken birden Okan Bayülgen’in programında canlandırdığı “Şahane Çancı” tiplemesine bürünüp tüm ekibi güldürebiliyor.
Çekim günü çok daha keyifli dakikalar geçirebilirdik, o sabah Özgecan Aslan’ın ölüm haberini almamış olsaydık...
TÜRKİYE’DEKİ KADINLARIN SORUNU AFEDERSİNİZ ETEK!
* Erdal Beşikçioğlu ile kadına şiddeti konu alan bir tiyatro oyunu hazırlığındasınız. Nasıl bir oyun “Antabus”?
- Seray Şahiner’in “Antabus” kitabından uyarlandı oyun. Erdal Beşikçioğlu genel sanat yönetmeni, yönetmen İlham Yazar. Oyun kadına yönelik şiddetle ilgili, özellikle bugün hiç yabancılık çekmediğimiz bir konusu var. Oyunun anlatıcısı Leyla Taşçı, üçüncü sayfa haberine konu olmuş bir kadın. Seray Şahiner onun hikayesini, çocukluğundan itibaren etrafındaki erkekler tarafından hayatının nasıl yaşanmaz hale getirildiğini, tam da benim oynamak istememe neden olan bir üslupla anlatıyor.
* Nerede izleyeceğiz? Ne zaman başlayacak?
- Erdal Beşikçioğlu, Ankara’daki Tatbikat Sahne’yi şimdi İstanbul’da açıyor. Oyunu 17 Nisan’dan itibaren orada oynayacağız gibi görünüyor.
* Dergimizde bu ay Kadınlar Günü dosyamız var. Orada sorduğumuz bir soruyu size de yöneltmek isterim. Sizce Türkiye’deki kadınların en büyük sorunu nedir?
- Afedersiniz etek...
KOMEDİ YAPMAYI TERCİH EDİYORUM
* Mizahı özlemiş gibi görünüyorsunuz. Uzun zamandır ara vermiştiniz. Bu dönemde neler yaptınız?
- Dinlendim. Bol bol gezdim. Kitap okudum, film festivallerini takip ettim. Bu esnada da işimi yeniden özledim. Anlayacağınız mesleğim adına verimli bir süreç oldu.
* Tiyatro oyununun yanı sıra şimdi yeni bir diziyle, “Beş Kardeş”le de karşımızdasınız. Bugüne kadar sizi gördüğümüz rollerden epey farklı. Karakterden biraz bahsedebilir misiniz?
- Şimdiye kadar hep birbirine benzemeyen karakterler oynamaya dikkat ettim. Canan’ın da farklı görünüyor olması bu yüzdendir. Canan, daha sakin ve naif olması bakımından ayrılıyor diğer canlandırdıklarımdan. 30-35 yaşlarında, “garip” denebilecek bir ailenin, tıpkı diğer baş karakter Sait gibi hem anneliğini hem babalığını üstlenmiş. Sinir tedavisi gören bir ağabeyi, Alzheimer’ını işine geldiği gibi kullanan bir annesi var. Mahallede balıkçılık yapan Sait’e aşık ve onunla evlenmek istiyor. Özünde sevgi dolu bir kadın. Her şeyden önce kendini seviyor. Bunu bencil bir yerden söylemiyorum; çünkü insan önce kendini sevmeyi bilmeli ki, geri kalanları da sevebilsin. Koşulları ne kadar zorlayıcı olursa olsun odak noktası, sevgi ve anlayış olduğu için sakin kalmayı becerebiliyor.
AYŞEN GRUDA’YLA OYNAMAK GERİLİMLİ BİR DURUM
* Çok başarılı oyuncularla bir aradasınız. Ayşen Gruda’nın da kızını canlandırıyorsunuz. Böyle bir ustayla karşılıklı oynamak nasıl hissettiriyor?
-Ayşen Gruda ne kadar güçlü bir isim değil mi? Kime söyleseniz aklından onlarca şey geçer. Benim için de öyle. Onunla birlikte birçok isim hatırlıyoruz. Yeşilçam geliveriyor insanın aklına. Ayşen Abla çok komik ve çok iyi bir rol arkadaşı. Onun gibi bir isimle oynamak heyecan verici ama biraz da gerilimli bir durum (gülüyor).
O da bu gerilimimi fark etmiş olacak ki, oynarken “Bana kostüm muamelesi yap Nihal, lütfen bir şey demekten çekinme” dedi ve o gün bugündür anne kızız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder