Sayfalar

2 Haziran 2017 Cuma

Yaşasaydı 91 yaşında olacaktı...

Kadınlığın zamansız simgesi. Kırmızı ruj. Sarı, lüle saçlar. Beyaz bir elbise, rüzgarın kaldırmayı sevdiği. Onunla aynı dönemde yaşamış olmaya gerek yok onun efsanesinden ilham almak için. Adı: Norma Jeane Mortenson. Efsanesi: Marilyn Monroe. Yaşasaydı, bugün 91 yaşına giriyor olacaktı. Doğum gününü arşivden fotoğraflarla kutluyoruz.

Marilyn Monroe olarak tanıdığımız efsanevi aktris, Norma Jeane Mortensen adıyla 1 Haziran 1926'da doğdu.
1935 yılında Marilyn'in ilk kaldığı yetimhane olan Los Angeles Kimsesizler Yurdu, 1956'da yeniden inşa edilmiş olup; Hollygrove Kimsesizler Yurdu olarak halen hizmet vermekte.
Marilyn, 1942 yılında aile dostlarının oğlu Jim Dougherty ile yetimhane hayatından kurtulmak için evlendi.

Jim Dougherty bu durumdan hiç memnun olmasa da, Marilyn kendisine "babacık" anlamına gelen "daddy" kelimesi ile hitap ederdi.
20th Century Fox tarafından ismi fazlasıyla uzun ve telaffuzu zor bulunduğundan dolayı, sahne ismi Marilyn Monroe olarak değiştirildi.
Marilyn isminden önceleri pek memnun olmayan hatta "Marilyn nasıl yazılıyor onu bile bilmiyorum" dediği bilinen aktris, isminin Monroe kısmını annesinin kızlık soyadı olması nedeniyle kendisi seçmişti.

Charles Stanley Gifford, Marilyn'in annesi tarafından babası olduğu iddia edilmiş kişidir. Ancak Gifford'un ailesi halen Marilyn Monroe ile hiçbir bağları olmadığını iddia ediyor.
Marilyn'in ilk filmi Şaşırtıcı Bayan Pilgrim olarak da bilinen "The Shocking Miss Pilgrim"dir. Marilyn, bu filmde telefon operatörü olarak bir anlığına görünür.
Joe DiMaggio, Marilyn'in kariyerini onaylamıyor; eşinin çalışmamasını tercih ettiğini çok sık dile getiriyordu.

Yaz Bekarı olarak bilinen The Seven Year Itch filmindeki meşhur fan sahnesinin çekiminde sette o kadar fazla ışık vardı ki, Marilyn'in elbisesi vücudunu örtmekte yetersiz kaldı. Sete gelen eşi Joe DiMaggio bu duruma çok öfkelendi ve aynı akşam Marilyn'e şiddet uyguladı.
Joe DiMaggio ile 1 yıl bile sürmeyen evlilik yaşamı, Arthur Miller ile 6 yıl devam etti.

Evin içinde çıplak dolaşması ile bilinen Marilyn, bir keresinde Frank Sinatra'nın arkadaşlarıyla poker oynadığı salona çırılçıplak girip; Sinatra'yı çileden çıkardı.
Marilyn, yaşamı boyunca Los Angeles'tan kurtulup aşık olduğu tek şehir olan New York'a yerleşmeyi hayal etti. New York'ta bir süre yaşadıysa da, burası onun hep geçici evi olarak kaldı.
Psikiyatristi Doktor Ralph Greenson'un Marilyn'e koyduğu "Paranoid Şizofreni Sınırında" Teşhisi, bugün de aktris için halen doğru kabul edilmekte.

Nedeni Kennedy'lerle yakınlığına bağlansa da Marilyn Monroe, aile ile yakınlaşmasından uzun zaman önce FBI tarafından yakın takibe alınmıştı. Güçlü paranoyak hisleri sayesinde takip edildiğini erken fark eden Monroe, FBI ajanlarını atlatabilmesi ile övünürdü. Elbette, o zamanlar zaten hasta olan aktrise kimse inanmıyordu.
Oldukça yakınlaştığı Kennedy ailesini saplantı haline getiren Marilyn, John F. Kennedy'nin bir süre sonra kendisi ile görüşmek istememesi üzerine, telefonlarına çıkmamasına rağmen ısrarla Beyaz Saray'ı aradı.

Marilyn'in 4 Ağustos 1962'de gerçekleşen ölümünün nedenleri arasında intihar etmiş olabileceği, FBI'ın işin içinde olabileceği gibi pek çok iddia ortaya atılmış ancak günümüzde dahi erken ölümünün kesin sebebi bilinememekte.
2006 yılında Bilgi Özgürlüğü Yasası ile İç Güvenlik olarak tanımlanmış Marilyn Monroe hakkında 97 tane belge daha açıklayan FBI'ın elinde halen açıklanmayan sayısız belge ve dosya bulunuyor.
Marilyn Monroe’nun ABD başkanı John F. Kennedy ile aşk yaşadığı, hatta aynı dönemde Kennedy’nin kardeşi Robert (Bobby) ile de ilişkisi bulunuyordu. Öyle ki, Monroe’nun sakinleştiricilerin ve alkolün etkisindeyken direkt olarak Oval Ofis'i aradığı, Kennedy’yle görüşmek için diller döktüğü birkaç kez yazılıp çizilmişti.

1962’de Monroe Madison Square Garden’da “Mutlu Yıllar Bay Başkan” şarkısını söyledikten sonra, söylentiler iyice ayyuka çıktı. Aynı yıl Monroe’nun Kennedy’lerle görüşmeyi durdurması istendi. Monroe ise, yakın çevresine kardeşlerin ona yaşattığı acıları ödeteceğini, hatta “onları ifşa edeceğini” söylemeye başladı.
Bir komplo teorisine göre, Monroe ile birlikteliğinin politik kariyerine zarar vereceğini düşünen Kennedy, CIA’deki bir birime, bu olayı “halletmesi” konusunda emir vermişti. CIA de, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı herkesçe bilinen, uzun zamandır depresyonda ve dengesiz durumda olan Monroe’ya yüksek dozda ilaç vererek, onu intihar etmiş gibi gösterdi.

Bir başka teoriye göre Monroe’nun ölüm sebebi doktorları. O sıralar 3. Kocası Joe DiMaggio’yla ayrılık arefesinde olan ve ağır bir depresyon yaşayan Monroe, terapistlerinin tavsiyesiyle güçlü sakinleştirici ilaçlar kullanıyordu. Nembutal adlı sakinleştirici ilaca bağımlılığının azalması için doktorları ona kloral hidrat da yazmıştı. Bu yüzden Monroe’nun elindeki sakinleştiricileri karıştırdığı ve ilaçlardan zehirlenerek ölmüş olabileceği de iddialar arasında.
Bir başka iddia da doktorların, ilaçların bir arada kullanılmasının ölümcül sonuçları olabileceğini bilmediği ve bu yüzden yanlışlıkla onun ölümüne sebep olmuş olabileceği şeklinde.
Monroe hakkında bazı ilginç bilgiler:

Audrey Hepburn’ü 1961’de zirveye taşıyan Breakfast at Tiffany’s’in muhteşem Holly Golightly’si aslında Marilyn Monroe’ya teklif edilmiş. O dönem Marilyn’in oyunculuk koçluğunu üstlenen Paula Strasberg’in bu projede yer almaması gerektiğini savunması, Marilyn’e teklifi reddettirmiş.
Siz Marilyn Monroe'nun aptal sarışın olarak lanse edildiğine bakmayın, efsane yıldızın IQ'su 168. Bu durumun 350 bin kişiden sadece birinde görülüyor.

Üçüncü eşi Arthur Miller’dan bahsederken, onu inanılmaz derecede çok sevdiğini belirten Monroe, Arthur’a sonsuz güven duyduğunu da hep söylemiş. Hatta Arthur için din değiştirerek, Musevi dinine mensup olmuş fakat Marilyn'in aşkı en çok güvendiği adamın ona ihanet etmesinin önüne geçememiş.

Monroe'nun sesini küçük bir kız çocuğu kadar kırılgan ve yorgunluktan konuşamayacak kadar kısık kullanması sandığınız gibi şehvetli tınlama çabasıyla ilişkili değil. Çocukluğundan bu yana kekemelik problemi olan ikon, doktorunun tavsiyesi üzerine farklı gırtlak teknikleriyle kekemelik sorununu aşmak için böyle bir formül geliştirmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder