Burak Özçivit, rol aldığı dizi nedeniyle haftanın 6 günü, günde 18 saat sette. Özçivit, bu tempolu günlerde en büyük destekçisinin sevgilisi Fahriye Evcen olduğunu söyledi.
Başrolleri Murat Boz ve Aslı Enver'le paylaştıkları "Kardeşim Benim"le sevenlerini selamlayan Burak Özçivit, Hürriyet'ten İzzet Çapa'ya röportaj verdi. Uzun çalışma saatlerinden dert yanan yakışıklı oyuncu sevgilisi Fahriye Evcen'in bu konuda çok anlayışlı olduğunu söyledi.
Duygulandıran jönden güldüren jöne hızlı bir yatay geçiş yaptın. Komediye el atarsam karizmam çizilir diye hiç korkmadın mı?
- Oyuncunun görevi farklı rollere bürünmek değil mi? Zaten benim ilk oynadığım dizi de komediydi. Aslına bakarsan, günlük hayatımda bayağı eğlenceli bir tip olduğum için, komediye daha yakın olduğumu
düşünüyorum.
düşünüyorum.
Ne çektin be Burak bu dizilerde, ne çektin! Bu film tutarsa üstüne bir de komedi dizisi patlat da yüzün gülsün...
- Sanmıyorum ama yine de belli olmaz, hayat bu! Dizilerde kanıksanmış bir kariyerim olduğu için, televizyonda daha dramatik rolleri tercih ediyorum. Fakat iş sinemaya gelince, hedefim ağırlıklı olarak komedi yapmak... Hoş, "Aşk Sana Benzer"de bunu gerçekleştiremedim ama "Kardeşim Benim" üzerinde çalışmaya başlandığı ilk günden beri komedi unsuru ağır basan bir film olarak tasarlandı.
SENARYOLARI BEĞENMEDİM KENDİ HİKAYELERİMİ YAZDIM
Ee tabii insan sadece oyuncusu değil, filmin patronu da olunca konuşması böyle havalı oluyor işte...
- Ya ne alakası var, abartma İzzet (kahkahalar). Her oyuncu gibi benim de bazı hedeflerim vardı. Yoksa patron olmak gibi bir hayalim yoktu. Sadece gerçekten istediğim işlere imza atmak istediğim için bu şirketi kurdum. Yıllardır bana gelen senaryoların hiçbiri ne yazık ki tam anlamıyla içime sinmeyince kendi hikayelerimi yazmaya başladım.
Bastırırım parayı, açarım şirketi, istediğim filmi çekerim diyorsun yani...
Ne para bastırması yahu, hepsi kredi (gülüyor)! Bu kadar uzun süre beklemişken, bari değecek bir proje olsun diye düşündüm. Sağ olsun Timur Abi de "Haydi gel birlikte yapalım" teklifiyle gelince, "Kardeşim Benim" ortaya çıktı.
*Yapımcı olmak da rahat iş... Düşünsene her filmde başroldesin, her afişte adın en üstte!
- Şimdilik öyle bir düşüncem yok. Eskiden sürekli gelecek planları yapan bir tiptim ama bu huyumu artık törpüledim. Neler olacağını zaman gösterecek.
- Şimdilik öyle bir düşüncem yok. Eskiden sürekli gelecek planları yapan bir tiptim ama bu huyumu artık törpüledim. Neler olacağını zaman gösterecek.
Geçmişi bıraktım, geleceğe de bakmıyorum, anı yaşıyorum mu diyorsun artık?
- Açıkçası olayları akışına bırakmayı öğrendim. Zaten bizim mesleğimiz de bunu gerektiriyor. Evet kendi filmlerimi yapmak istiyorum ama her filmde ben olur muyum bilmiyorum.
Oyunculuk, yapımcılık derken Allah bilir seni yakında yönetmen koltuğunda da görürüz.
- Neden olmasın, sonuçta üniversitede fotoğrafçılık okudum. Bir oyuncu olarak da bazen o hisse kapılıyorum ama neticede ticari bir iş yapıyoruz. Kendimi tam hazır hissetmedenyönetmen koltuğuna oturmamın doğru olmayacağının farkındayım.
Sizin sektörden kime merhaba desem "Yerli dizi yersiz uzun" diye ağlamaya başlıyor.
- Ben işkoliğimdir, ne kadar yorulursam yorulayım hep işimin arkasında durur söylenmezdim ama gel gör ki 150 dakikalık dizi çekmek, bir yerden sonra gerçekten insanın kendiyle imtihanına dönüşüyor.
*Tükenmişlik sendromuna falan yakalanmadan sınavı verebildin mi bari?
- Öyle sendrom falan yok çok şükür! İşine aşık tarafım her zaman "Dayan, yola devam Burak" diyor ama hem zihinsel hem de fiziksel olarak inanılmaz yorumluyoruz.
"FAHRİYE "BU İŞ NEDEN SABAHLARA KADAR SÜRÜYOR" DİYE SORMAYA BAŞLADI"
*Artiz olmak da zor zanaat... Bu kadar çalıştıktan sonra fit olacağım diye bir de kalk spora git!
- Yok abi ne sporu? İnan ona bile vaktim yok, zaten o yüzden zayıfladım. Milletin tersine ben spor yapmayınca zayıflıyorum. Haftada bir gün off'tum ama filmden dolayı bu aralar o da hayal oldu.
*Fahriye'yle mektuplaşıyorsunuz herhalde...
- Mektup senin devrinde kaldı. Devir mesaj devri! Biz bol bol mesajlaşıyoruz (kahkahalar).
*Yoksa "Ben çok yakışıklıyım, beklemeye değerim" diye mi kandırıyorsun kızı?
- Sonuçta ikimiz de bu işi yaptığımız için, nasıl bir temposu olduğunu biliyoruz. Fakat 150 dakikalık formata o da alışık olmadığı için "Bu iş neden sabahlara kadar sürüyor?" diye sormuyor da değil...
*Eh sorar ama haklı kız...
- Tabii canım, şu anda yalnız o değil, etrafımdaki herkes bunu soruyor zaten. "Sen daha 150 dakikalık dizi yapmadın" diye açıklamaya çalışıyorum ama yakında onun da başına gelince anlar zaten.
*Tam tersini düşün, Fahriye uyku dahil sana günde sadece altı saat ayırsa, sen kıskançlıktan çıldırmaz mısın?
- Öyle kıskançlıkları da rafa kaldırdım artık. Hayat bana tüm aşırılıklarımı dizginlemeyi öğretti. Kaldı ki birbirimizi çok iyi tanıyoruz, kesinlikle aramızda bu tip bir sorun olamaz. Zaten Fahriye de anlayış konusunda bir tane... Bu röportaj nereye gidiyor? Hani yalnız filmi konuşacaktık?
Kaynak: Hürriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder