Bengü, gözümüzün önünde büyüdü. Önce sevimli kız, sonra lolita ve ardından seksi kadın sıfatlarını aldı. Şimdi yeni albümü ‘İkinci Hâl’de farklı biri olarak karşımızda ve “Artık ruhum da büyüdü. Her gün kendimde yeni şeyler keşfediyorum. Herkes gibi benim de yaralarım vardı. Onları iyileştirdim” diyor. Ama yalnızlıktan hâlâ mustarip.
17 yaşınızdan beri sahnedesiniz. Şöhretle nasıl başa çıktınız?
- 21 yaşımda meşhur oldum. Ayağım kaydığı anda silinebilirdim. İlk günkü Bengü’yü korumaya, meslekte hep doğru olmaya ve kimseye ayıp etmemeye çalıştım.
Bunun bir formülü var mı?
- Beynimde hep “Onu yaparsan kötü olur, bunu yaparsan iyi olur” diyen, anne ve babamdan daha katı, elinde maşayla bekleyen bir ses vardı.
Şimdi baktığınızda ayağınız frende yaşadığınız için pişmanlık duyuyor musunuz?
- Hayır. Genç yaşta sahneye çıkıyorsun ve binlerce kişi seni alkışlıyor. Bu her şeye değer.
Her röportajımızda kendinizle ilgili yeni şeyler keşfetmiş oluyorsunuz. Bu sefer nasıl bir kadın olarak karşımdasınız?
- Herkes gibi benim de yaralarım vardı. Onları iyileştirdim. Şimdi müziğim ve ruhum büyüdü. Bu albümün adı da bu yüzden içindeki şarkılardan biri olan ‘İkinci Hâl’ oldu.
TADİLATA GEREK YOK
İkinci halinizdeki fiziksel değişime gelelim... Bir süredir magazinin dilinde estetikleriniz var...
- Öyle bir şey yok. Bunun için daha çok gencim, henüz gerek yok.
Botoks bile yaptırmadınız mı yani?
- Karşındayım. Görmüyor musun?
Görüyorum ama anlaması zor olan birçok teknik var artık...
- Ya malzeme aynı, tadilata gerek yok. Bu yaşta yüzümü ellettirecek kadar delirmedim. Gencim ve her zaman doğal güzelliğimle sevildim. Yaşlansam da bu ifadem değişmeyecek. 45’ten sonra ne yaparım bilmiyorum.
Kaşlarınızı yanlışlıkla fazlasıyla aldırdığınız da mı yalan?
- Her işi uzmanına bırakırım. Dev bir ekip var arkada. Bu klipte daha sert duruşlu, kendinden emin bir kadın görmemiz lazımdı. Kaşlar bu yüzden belirsizleşti. Alıştıklarının aksine maskülen bir Bengü yaratıldı. İlk görüşte yadırganması çok normal. Ama Bengü aynı Bengü. Sıkıntı yok.
Maskülen bir tarafınız var mı?
- İşimde özellikle delikanlıyım. Ayrıca lokmamı da kimseye kaptırmam.
AŞKA DİLENİYORUM
Bir sene önce “Kendimle aşk yaşıyorum” demiştiniz. Şimdi en son şarkınızdaki gibi aşka kapılarınız açık mı?
- Olmaz mı? O dönemde biraz büyük konuşmuşum galiba. Şu an aşka dileniyorum. Doğru insanı bekliyorum.
Hayda...
-E tabii benim de bir kalbim var, yalnızlık da bir yere kadar... Yaşadığım başarıları, güzel anları biriyle paylaşmak hiç fena olmaz.
Adınızın birlikte yazıldığı Galatasaraylı futbolcu Olcay Adın?
- O haberi görünce ben de çok şaşırdım. En son üç ay önce ortak bir arkadaşımızın doğum gününde karşılaştığım, sevdiğim bir arkadaşımdır. O kadar. Ama inan bana emin olduğum birisi olursa bunu görgüsüz gibi bağıra bağıra söyleyeceğim.
Akın Altan’dan ayrıldıktan sonra bir gün gazetelerde Akın Bey’le yemek çıkışı fotoğraflarınızı gördük. O neydi?
- İki dost olarak ayrıldık. Bu, çok normal bir şey. Ama eskiye çok dönmesek daha iyi.
Yeniden başlamaz mısınız yani?
- Yok artık!... Bu cümlenin sonuna da bir ünlem çak. Hatta yanına üç nokta koy. Bir de emoji olarak yumruk ekle!
Peki neden hayatınızda biri olamıyor?
- Kendimi işime çok verdim. Artık gönül meselelerinde daha ince eleyip sık dokuyorum. Eksikliğini duymuyor değilim ama çok da fazla dert etmiyorum. Aslında insan yıldızlaştıkça yalnızlaşıyor sanırım.
Neden?
- Ürkek bir hal alıyorsun. Yaptığım işe ve bana zarar gelirse diye korkuyorum. Eş dost için de aynı şey geçerli. Kimin sana ne için yaklaştığını seçmek zorlaşıyor. Albümde ‘Kapıda Yalnızlık’ diye bir şarkı var. Beni anlatıyor. Sanırım ben biraz daha kapalı bir fanusta yaşamaya başladım. Yalnızım ya Hakan!
Biraz ciddi konulara geçersek. Siyasete kafa yorar mısınız?
- Çok okuyan ve dünyada olup biteni takip eden bir kadınım. Kendi çatımın altında dostlarımla ve ailemle tabii politika tartışıyorum. Ama bunu işime karıştırıp bağıra bağıra bir misyon üstlenmiyorum.
Sansür mevzuu gündemde. Sizin kliplerinizde kendinize sansür uyguladığınız oluyor mu?
- Kliplerimin kimseyi rahatsız edecek boyutta olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden kimse de bana gelip “Çocuğum sen ne yapıyorsun” demedi. Gerekli sansürü işin başında kendi kurallarıma göre ben koyuyorum zaten.
Peki siyasi içerikli şarkı yapan meslektaşlarınız için ne düşünüyorsunuz?
- Herkesin kendi tercihidir, saygı duyarım. Ben gençlerin bilgisayarlarına, evlerine, hayatlarına, kalplerine, şarkılarımla duygu yüklüyorum. İşim müzik. Müziğime veya sanatçı kimliğime politika karıştırmayı tercih etmiyorum.
EN SON
Klibim yayınlandığında ağladım.
Bu aralar biraz mutluluktan ağlıyorum.
“Seni seviyorum” dememin üzerinden çok zaman geçti.
Paulo Coelho - Aldatılmak’ı okudum.
Diğer kitaplarını daha çok beğenmiştim.
Düğün Dernek’i izledim.
Jessie J’i dinledim.
KİMSEYE RAKİP GÖRMEDİM, BİRİNCİ OLDUM
Pop ringinde durumlar nasıl?
- Son 3-4 senede kendi adıma verdiğim en önemli karar, kendime ve duruşuma has şarkılar yapmak oldu. Kimseye rakip görerek de bakmadım. Böylelikle de birinci oldum. Alkışlarım her geçen gün büyüyor. Ama bütün isimlere de saygım var.
Albümde Zeki Güner şarkıları var. Ama bir süre önce Zeki Bey size kırgın olduğunu söylemişti. Ne değişti?
- Et ve tırnak ayrılmaz. Birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Bütün yazdığı şarkıları sanki beni anlatır gibi yazıyor Zeki. Müthiş bir uyum sağladık. Bu tip süreçler anne çocuk arasında da iki dost arasında da karı koca arasında da olabilir. Aşılamayacak şeyler değil.
Peki bu kırgınlıkta söylendiği gibi Zeki Güner’in albümünde düet yapmaktan kaçtınız mı?
- O çok özel bir adam. Böyle özel adamlar da çok kırılgan oluyor ve nazları en sevdiklerine geçiyor. Bu durumdan da mustarip değilim. Zeki albüm yapmak istedi. Ben de ona destek vereceğimi söyledim. Düet için sözleştik. Ama aranjeyle ilgili sistematik bir aksilik oldu. Bu sırada ikimizin arasında bir iletişimsizlik gerçekleşti.
Nasıl barıştınız?
- ‘Yaralı’ şarkısı ‘Kral TV Video Müzik Ödülleri’nden radyolarda en çok çalan şarkı ödülünü aldı. Ama bu ödül benim değil, ben sadece onun duygularına elçi oldum diye düşünerek ödülü Zeki’ye bir mektup yazarak göndermeye karar verdim. O daha bunu bilmeden aynı dakikalarda da Zeki bana bir mail atmış. Böylece kırgınlığımız bitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder