23 Haziran 2015 Salı

Seksi yıldız Juliette Lewis İstanbul'da

Ünlü aktris ve müzisyen Juliette Lewis bu yıl 5’incisi düzenlenecek “İstanbul Uluslararası Sanat ve Kültür Festivali IST.Festival” için Türkiye’ye geldi. 


Lewis, Hürriyet'ye konuştu. İşte o röportaj:

Hep kafasına göre esti. Canının istediğini yaptı. İyi de oldu. Böylece ‘Katil Doğanlar’, ‘Kalifornia’, ‘Tuhaf Günler’ ve ‘Günbatımından Şafağa’ gibi filmleriyle 90’ların kült figürüne dönüştü. 2000’lerde kükremeye müzik grubu ‘Juliette and the Licks’ ile sahnelerde devam etti. Az sonra tanışacağınız Juliette Lewis ise tüm bunların ötesinde, derininde. Bir ay evvel kaybettiği babasının ardından yaşadıklarını ve hayattan çıkardıklarını İstanbul’dayken anlattı.
1990’ları özlüyor musunuz?
Geçmişte yaşamam. Bazen 80’leri düşünüyorum ama. Yaz kampına gittiğim zamanları...

Nesini özlüyorsunuz? Doğada, börtü böcek içinde olmak ya da yaz aşkları...
Sadece çocuk olmak işte. Hatırlasana. Her gün sana yeni bir macera gibi gelir. Gördüğün her şeye hayatında gördüğün en enteresan şey gibi bakarsın. Sürekli macera halinde olmak, keşfetmek, şaşırmak... Şimdi yine öyle yaşamaya çalışıyorum.

İnsan yaş alıp da saflığını, masumluğunu yitirirken nasıl olacak o çocuk merakıyla yaşamak?
Ben hâlâ aynı masum kız gibi hissediyorum kendimi.


Onca şeye rağmen...
Evet. Hayatında hiç yakın birini kaybettin mi?

Henüz değil.
Yakınını kaybeden bu söylediğimi daha iyi anlar. Babam öldükten sonra yaşadığım tüm o sert, tatsız şeyler silindi hayatımdan. Sanki hiç olmamış gibi. Sarsıldım. Arındım. Ve güçlendim.
Nasıl bir dönüşüm bu?
Önce dünyanın en kırılgan eşyasına dönüşüyorsun. Sanki en ufak bir esinti bile seni paramparça edecek... Nefes alabildiğin her an, kendini daha güçlü hissetmeye başlıyorsun. Bir yandan dünyanın en güçlü insanısın. Ama bir o kadar da narin ve kırılgan... İnsan bedeninin taşıması zor bir denge.

Ne ders çıktı bu kayıptan?
Hayatı ertelemeyeceksin.

Sürpriz olmadı bu...
Yok, o kadar klişe değil. Şöyle düşün: Hep sonra okurum diye kenara kitaplar, yazılar koyup duruyorsun. Sonra giderim diye kendine listeler çıkarıyorsun. Şunu düşün: Yarın ya da haftaya burada olacağından nasıl bu kadar emin bir şekilde hep gelecek planları yapıp, her şeyi erteleyip duruyorsun?

‘HOŞCAKAL'I HAYATINDAN ÇIKAR

Ne yapalım peki?
Kaprise, “Aman, boşver”e, “Sonra bakarız”a yer yok şu hayatta. Tekliflere açık ol. Biraz gevşe. “Evet” demekten korkma. Eskiden olsa bu tarz festivallere katılmamak için hep bahaneler uydururdum. Şimdi, hiç düşünmeden, “Evet” dedim. Bahsettiğim çocuk merakıyla, heyecanıyla yaşamak var ya... İşte tam olarak bu. Geldim, şahane insanlarla tanıştım burada. Herkes ne kadar güler yüzlü!

Tüm filmleriniz, şarkılarınız, hatta pozlarınız sanki hâlâ 90’lardaki rock’n roll imajınızı besliyor...
Beni ‘seks&uyuşturucu ve rock’n roll’ üçlüsüyle mi özdeşleştiriyorsun?

Yalnız olduğumu zannetmiyorum...
Olabilir ama uyuşturucuyu bırakalı yıllar oldu. Genç yaşta kullandım ve bıraktım.

...Ve hiç kullanmadınız.
Hayır. 22 yaşındaydım. Hayatın, her şeyin çok ağır geldiği bir dönemdi. Değişime hazırdım. Çok zaman geçti artık o olayların üzerinden... Rock’n roll ruhunu seviyorum ama. Bana daha gerçek geliyor. Yalan yok, poz yok...

Hollywood kalıplarına hiçbir zaman sığmadığınızdan olabilir mi?
İstemedim ki zaten. Neden kendimi bir kafese sokayım? Televizyonu aç, dergilere bak: Herkes aynı şekilde bakıyor, aynı lafı söylüyor. Gerçek karakteri, ruh halini anlaşılacak diye ödü kopuyor. Onları da anlıyorum: Kendilerini korumaya alıyorlar. Beni anlayıp anlamadıkları umurumda değil. Lafımdan hoşlanmayabilirler, deli olduğumu düşünebilirler. Tek derdim içimdeki sevgiyi, kendi bildiğim şekilde insanlarla paylaşmak. Sahnede şarkı söyleyerek ya da bir filmde oynayarak.

Artık 43 oldunuz. Yavaş yavaş “hayatı anladım” diyebiliyor musunuz?
Öğrendiğim tek bir şey var: Hoşçakal demeyeceksin.

Neden?
Veda etmek, ağır bir his. Gerek yok. Hayat zaten ağır. “Sonra görüşürüz” en iyisi. Sevgilinden ayrılırken de ölüm döşeğinden... Zaten sonra görüşeceksiniz. Hepimiz sonra görüşeceğiz. Hangi tarafta, orasını bilemem!

O zaman: Sonra görüşürüz...
Her zaman!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlarda İlginizi Çekebilir